12 Kasım 2014 Çarşamba

Istırancalar İçin Bir Kalkınma Modeli; Sakin Şehir Vize


Georgios Vizyenos ismi bizde çokça bilinmese de çağdaş Yunan Edebiyatı’nın önemli bir temsilcisidir. Vizyenos “Moskof Selim” adlı eserinde Trakya'da birçok kasaba vardır. Fakat Vize kadar güzeli yoktur.” Diye yazmaktadır.
Vize, ülkemizin batısında Trakya’da yer alan yakındaki uzak bir şehrimizdir. Çok yakın bir zamana kadar “Vize” resmi belgelerde dahi “Rize” ile karıştırılan bir şehirdi.
Kendi içerisindeki şirinliği ve sokaklarındaki ıhlamur ağaçları ile geçmişinde sahip olduğu tarihi ile sakin şehir olana kadar kimsenin haberi olmadığı bir şehirdi.

Geçmişten Günümüze Vize
Tarihte değişik isimlerle anılan şehir Byzia, Bizye, Bida, Biza, Vyza, Vizii ve son olarak da Vize olarak anılmaktadır.
İsmin kökü Byzas'tan gelmekte olup Byzas, Poseidon'un bir oğlunun adıdır. Aynı zamanda Byzas, Trak dilinde keçi anlamına gelmekte olup Trakların çokça kullandıkları bir isimdir.
Ayrıca Byzas isimli efsanevi bir Trak Kralının adından geldiği söylenir ki bu Byzas Su Perisi Semestra'nın oğludur.
Yunan Mitolojisinde Kaynak Perisinin adı Byzia'dır. Vize'nin her dönemde isminin suyunun bolluğu ile anıldığı düşünülürse bu da akla yatkın bir ihtimaldir.
Geçmişiyle başkent, tarihiyle kale kent, dokusuyla müze kent, bozulmamış doğasıyla doğa kent olan Vize, artık şimdi Sakin Kent…
Vize, 2 Haziran 2012 tarihinde Avusturya'nın Enns kentinde düzenlenen Cittaslow Koordinasyon Komitesi toplantısında Türkiye’nin sekizinci, Trakya’nın ilk sakin kenti oldu.

Peki bu süreç nasıl başladı?
Burada Vize’nin eski belediye başkanı Selçuk Yılmaz ismini anmadan geçemeyeceğiz. Selçuk Yılmaz’ın girişimleri ve kent için yarattığı vizyonu ile Vize Sakin Kent olmayı başarabildi.
Başkan Yılmaz, Trakya Üniversitesi’nde verdiği bir konferansında, “Ben belediye başkanı seçildiğimde halka sordum. Sanayi ile kalkınan bir şehir mi olmak istersiniz yoksa turizm ile gelişen bir şehir mi olmak istersiniz? Herkes bana aman başkan kirli sanayiyi şehrimize istemiyoruz. Dedi. Bizde çalışmalarımızı ona göre yönlendirdik ve bugüne kadar hiç turist gelmeyen şehri bir marka ile turizm ile gelişen bir şehir haline getirmeye karar verdik.” Diyordu.
Bu vizyon ve markalaşma süreci çok önemli. Bunu bir yerel yöneticinin görüp şehre o bakış açışıyla yön vermesi de bir o kadar önemli.

Trakya İçin Yeni Bir Yerel Kalkınma Modeli
Vize; birisi UNESCO mirasına girmiş ve biri de girmeye hazırlanan iki eski başkentin İstanbul ve Edirne’nin arasında, Türkiye’nin önemli sanayi bölgelerinden Çorlu-Çerkezköy’e yakın ama kendine has yapısını koruyabilmiş yapısıyla bulunduğu bölgeye önemli bir katkı potansiyeli sunmuştur.
Kırklareli’nde Sakin Şehir olan bir kente sahip olma noktasında kamu, özel, üniversite, sivil toplum ve kalkınma ajansını bir araya gelebilmiş ve desteklerini sunmuş durumdadır.
Vize gibi böylesine az nüfuslu bir kentin adını dünyada duyurması bile başlı başına bir başarıdır. Sakin Şehir olmak nüfusça küçük ve önemli turizm veya ticaret bölgeleri içinde yer almayan kentler için kendilerini ulusal ve evrensel ölçekte tanıtmak ve ekonomik rekabet edebilirliklerini sağlamak açısından oldukça önemli bir fırsattır. Bu fırsatı Kırklareli Turizm’de Vize Cittaslow Sakin Şehir Marka’sını yaratarak kullanmaktadır ve kullanacaktır.
Aynı zamanda Cittaslow Sakin Şehir Vize ve Istrancalar Bölgesi için bir Kalkınma Modeli durumundadır. Model yerel ve kırsal üretimin kitlesel ve global üretimle rekabetini sağlamaktadır.

Cittaslow’la Birlikte Slowfood Akımı
Sakin Şehir’in Vize’ye ve Trakya Bölgesine getirdiği yerel bir model ise Slowfood akımı. Sakin Şehir olabilme ve sürdürebilme kriterleri içerisinde yer alan önemli bir yer kaplayan bu model Slowfood Trakya-Vize Convivum’u olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu konuda öncülük eden ve ciddi kazanımlar getiren Kırklareli Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ali Çakır ön plandadır. Kendisi Trakya yemek kültürüne ciddi ve akademik bir bakış açısı getirmiştir. Bu sayede Trakya’da yüzyıllardır yapılan yemekleri ve yerel üretimi pazarlanabilir ve gastronomi turizmine katılabilir hale getirmiştir.
Sloowfood ağı ile birlikte Trakya’daki yerel üretim ve yemeklerde önemli bir ölçüde değer kazanmıştır. Zaten bir Sakin Şehir için yerel üretim ve yerel tatlar çok önemlidir. Özellikle o yerel tatların yerel üretimle birleştirilip sadece o yörede yetişen doğal malzemeler ile yapılması daha önemlidir.
Sakin Şehir Vize bu markası ile birlikte yerel tatlarına biraz daha önem vermelidir. Slowfood çalışmalarını en az Cittaslow çalışmaları kadar desteklemelidir. Bunun yanı sıra yerel üretim ve üreticiyi destekleyici çalışmalardan da kaçınmamalıdır.

Vize’nin Yerel Kalkınmasına Yeni Öneriler
Bu noktada Vize için benim ön gördüğüm şeylerden bir tanesi, bizim köylü pazarı diye tabir ettiğimiz aracısız bir yerel üretici pazarıdır. Bunu sağlayarak yerel üretici ile yerel tüketici arasına bir toptancı, aracı koymadan doğal ürünlerin doğrudan tüketiciye ulaşmasını sağlamalıdır. Bunun içinde bir Ekolojik Pazar kurma projesini hayata geçirmeli ve yerel ürünlerini, yerel tohumlarını korumaya girişmelidir. Bunun bilincini de oluştururken Vize ve çevresindeki köylerde yerel tohumlarını hala çeyiz sandıklarında saklayan yaşlılara ulaşıp, bunlarla bir tohum bankası kurmalıdır. Bu girişim Trakya için büyük bir atılım olacaktır.
Yerel tat ve yemeklerini ön plana çıkarıcı projelerde Vize daha fazla yol kat etmelidir. Sadece bir Yemek Festivali ile işi geçiştirmemeli, yerel yemeklerin yapıldığı lokantaların sayısı artmalıdır. Bununla birlikte insanların Vize’ye geldiklerinde oradan alıp evlerine götürebilecekleri yerel ürünlerin piyasaya sunulması noktasında da üreticiyi desteklemelidir.

Kalkınmasını ve Sakin şehir vizyonunu gerçekleştirirken etrafındaki küçük ama kendi içerisinde birçok hazineleri bulunduran yerleşim alanlarını içine katmalıdır. Karadeniz’e açılan kapısı olan Kıyıköy’deki kültür, doğa ve yerel yemekleri de işin içine dahil etmelidir. Kıyıköy’de bulunan eski Rum Evleri konusunda çalışmalar konusunda kamuoyunda bir bilinç ve hareketlendirme yapmalıdır. Özellikle Kıyıköy’de sürdürülebilir balıkçılık konusunda hızlı bir yol kat ederek Karadeniz’in lezzetli balıklarından ve yemeklerinden daha fazla faydalanmalıdır.
Ve son olarak konaklama turizmi ve yerel pansiyonculuk konusunda ciddi bir çalışma yapmalıdır. Günü birlik gelen turisti en azından bir hafta sonu (Cumartesi-Pazar) burada tutmayı başarabilir ise yerel ekonomiye ciddi bir katkı sunmuş olacaktır. Bu konuda her türlü kamu, özel sektör ve sivil toplum desteğine açık olunmalı ve bunun altyapısı geliştirilmelidir.

Vize bunları uyguladığında gerçekten model bir Sakin Şehir olacaktır. Bunları yapacak imkan ve güçtedir. Yeter ki bu vizyon ve kalkınma modeline sahip çıkılsın ve yerel halkla birlikte eller taşın altına koyulsun…

İsmail Metin