Georgios Vizyenos
ismi bizde çokça bilinmese de çağdaş Yunan Edebiyatı’nın önemli bir
temsilcisidir. Vizyenos “Moskof Selim”
adlı eserinde “Trakya'da birçok kasaba vardır. Fakat Vize kadar güzeli
yoktur.” Diye
yazmaktadır.
Vize, ülkemizin batısında Trakya’da yer alan yakındaki uzak bir
şehrimizdir. Çok yakın bir zamana kadar “Vize” resmi belgelerde dahi “Rize” ile
karıştırılan bir şehirdi.
Kendi
içerisindeki şirinliği ve sokaklarındaki ıhlamur ağaçları ile geçmişinde sahip
olduğu tarihi ile sakin şehir olana kadar kimsenin haberi olmadığı bir şehirdi.
Geçmişten Günümüze Vize
Tarihte değişik isimlerle anılan şehir
Byzia, Bizye, Bida, Biza, Vyza, Vizii ve son olarak da Vize olarak anılmaktadır.
İsmin kökü Byzas'tan gelmekte olup Byzas, Poseidon'un bir oğlunun adıdır. Aynı zamanda Byzas, Trak dilinde keçi anlamına gelmekte olup Trakların çokça kullandıkları bir isimdir.
Ayrıca Byzas isimli efsanevi bir Trak
Kralının adından geldiği söylenir ki bu Byzas Su Perisi Semestra'nın oğludur.
Yunan Mitolojisinde Kaynak Perisinin adı Byzia'dır. Vize'nin her
dönemde isminin suyunun bolluğu ile anıldığı düşünülürse bu da akla yatkın bir
ihtimaldir.
Geçmişiyle başkent, tarihiyle kale kent, dokusuyla müze kent, bozulmamış
doğasıyla doğa kent olan Vize, artık şimdi Sakin Kent…
Vize, 2 Haziran 2012 tarihinde Avusturya'nın Enns kentinde düzenlenen Cittaslow Koordinasyon Komitesi
toplantısında Türkiye’nin sekizinci, Trakya’nın ilk sakin kenti oldu.
Burada Vize’nin eski belediye başkanı Selçuk Yılmaz ismini anmadan
geçemeyeceğiz. Selçuk Yılmaz’ın
girişimleri ve kent için yarattığı vizyonu ile Vize Sakin Kent olmayı
başarabildi.
Başkan Yılmaz, Trakya Üniversitesi’nde verdiği bir konferansında, “Ben belediye başkanı seçildiğimde halka
sordum. Sanayi ile kalkınan bir şehir mi olmak istersiniz yoksa turizm ile
gelişen bir şehir mi olmak istersiniz? Herkes bana aman başkan kirli sanayiyi
şehrimize istemiyoruz. Dedi. Bizde çalışmalarımızı ona göre yönlendirdik ve
bugüne kadar hiç turist gelmeyen şehri bir marka ile turizm ile gelişen bir
şehir haline getirmeye karar verdik.” Diyordu.
Bu vizyon ve markalaşma süreci çok
önemli. Bunu bir yerel yöneticinin görüp şehre o bakış açışıyla yön vermesi de
bir o kadar önemli.
Trakya İçin Yeni Bir Yerel Kalkınma Modeli
Vize; birisi UNESCO
mirasına girmiş ve biri de girmeye hazırlanan iki eski başkentin İstanbul ve Edirne’nin arasında, Türkiye’nin önemli sanayi bölgelerinden
Çorlu-Çerkezköy’e yakın ama kendine has yapısını koruyabilmiş yapısıyla
bulunduğu bölgeye önemli bir katkı potansiyeli sunmuştur.
Kırklareli’nde Sakin
Şehir olan bir kente sahip olma noktasında kamu, özel, üniversite, sivil
toplum ve kalkınma ajansını bir araya gelebilmiş ve desteklerini sunmuş
durumdadır.
Vize gibi böylesine az nüfuslu bir kentin adını dünyada duyurması bile başlı
başına bir başarıdır. Sakin Şehir
olmak nüfusça küçük ve önemli turizm veya ticaret bölgeleri içinde yer almayan
kentler için kendilerini ulusal ve evrensel ölçekte tanıtmak ve ekonomik
rekabet edebilirliklerini sağlamak açısından oldukça önemli bir fırsattır. Bu
fırsatı Kırklareli Turizm’de
Vize Cittaslow Sakin Şehir Marka’sını yaratarak kullanmaktadır ve
kullanacaktır.
Aynı zamanda Cittaslow
Sakin Şehir Vize ve Istrancalar Bölgesi için bir Kalkınma Modeli durumundadır.
Model yerel ve kırsal üretimin kitlesel ve global üretimle rekabetini
sağlamaktadır.
Sakin Şehir’in
Vize’ye ve Trakya Bölgesine
getirdiği yerel bir model ise Slowfood
akımı. Sakin Şehir olabilme ve sürdürebilme kriterleri içerisinde yer alan
önemli bir yer kaplayan bu model
Slowfood Trakya-Vize Convivum’u olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu konuda öncülük eden ve ciddi kazanımlar getiren Kırklareli Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Ali Çakır ön plandadır. Kendisi Trakya yemek kültürüne ciddi ve akademik
bir bakış açısı getirmiştir. Bu sayede Trakya’da yüzyıllardır yapılan yemekleri
ve yerel üretimi pazarlanabilir ve gastronomi turizmine katılabilir hale
getirmiştir.
Sloowfood ağı ile
birlikte Trakya’daki yerel üretim ve yemeklerde önemli bir ölçüde değer
kazanmıştır. Zaten bir Sakin Şehir
için yerel üretim ve yerel tatlar çok önemlidir. Özellikle o yerel tatların
yerel üretimle birleştirilip sadece o yörede yetişen doğal malzemeler ile
yapılması daha önemlidir.
Sakin Şehir Vize
bu markası ile birlikte yerel tatlarına biraz daha önem vermelidir. Slowfood çalışmalarını en az Cittaslow çalışmaları kadar
desteklemelidir. Bunun yanı sıra yerel üretim ve üreticiyi destekleyici
çalışmalardan da kaçınmamalıdır.
Vize’nin Yerel
Kalkınmasına Yeni Öneriler
Bu noktada Vize
için benim ön gördüğüm şeylerden bir tanesi, bizim köylü pazarı diye tabir ettiğimiz aracısız bir yerel üretici
pazarıdır. Bunu sağlayarak yerel üretici ile yerel tüketici arasına bir
toptancı, aracı koymadan doğal ürünlerin doğrudan tüketiciye ulaşmasını
sağlamalıdır. Bunun içinde bir Ekolojik
Pazar kurma projesini hayata geçirmeli ve yerel ürünlerini, yerel
tohumlarını korumaya girişmelidir. Bunun bilincini de oluştururken Vize ve çevresindeki köylerde yerel tohumlarını hala çeyiz
sandıklarında saklayan yaşlılara ulaşıp, bunlarla bir tohum bankası kurmalıdır.
Bu girişim Trakya için büyük bir
atılım olacaktır.
Yerel tat ve yemeklerini ön plana çıkarıcı projelerde Vize daha fazla yol kat etmelidir.
Sadece bir Yemek Festivali ile işi
geçiştirmemeli, yerel yemeklerin yapıldığı lokantaların sayısı artmalıdır.
Bununla birlikte insanların Vize’ye geldiklerinde oradan alıp evlerine
götürebilecekleri yerel ürünlerin piyasaya sunulması noktasında da üreticiyi
desteklemelidir.
Kalkınmasını ve Sakin
şehir vizyonunu gerçekleştirirken etrafındaki küçük ama kendi içerisinde birçok hazineleri
bulunduran yerleşim alanlarını içine katmalıdır. Karadeniz’e açılan kapısı olan Kıyıköy’deki kültür, doğa ve yerel yemekleri de işin içine dahil
etmelidir. Kıyıköy’de bulunan eski Rum Evleri konusunda çalışmalar
konusunda kamuoyunda bir bilinç ve hareketlendirme yapmalıdır. Özellikle Kıyıköy’de sürdürülebilir balıkçılık
konusunda hızlı bir yol kat ederek Karadeniz’in lezzetli balıklarından ve
yemeklerinden daha fazla faydalanmalıdır.
Ve son olarak konaklama turizmi ve yerel pansiyonculuk konusunda ciddi bir çalışma yapmalıdır. Günü
birlik gelen turisti en azından bir hafta sonu (Cumartesi-Pazar) burada tutmayı başarabilir ise yerel ekonomiye
ciddi bir katkı sunmuş olacaktır. Bu konuda her türlü kamu, özel sektör ve
sivil toplum desteğine açık olunmalı ve bunun altyapısı geliştirilmelidir.
Vize bunları uyguladığında gerçekten model bir Sakin Şehir
olacaktır. Bunları yapacak imkan ve güçtedir. Yeter ki bu vizyon ve kalkınma
modeline sahip çıkılsın ve yerel halkla birlikte eller taşın altına koyulsun…
İsmail Metin