Geçtiğimiz hafta sonu bir toplantı için Büyükada’daydım. Ulusal
Gençlik Parlamentosu 2014-2015 dönemi yeni seçilen Yürütme Kurulu Üyesi
arkadaşlarımızla yeni dönemdeki çalışmalarımızı ve geçtiğimiz dönemin
değerlendirmesini yaptık.
Toplantıdan arta kalan vakitlerimde Büyükada’yı dolaşma
imkanım oldu.
Büyükada, Prens
Adaları olarakta bilinen İstanbul açıklarındaki adaların isimden de
anlaşılacağı gibi en büyüğüdür.
Nasıl Ulaşırım?
Büyükada’ya
ulaşım için İstanbul’dan farklı alternatifler mevcut. Avrupa yakasından Kabataş’tan,
Anadolu Yakasından Kadıköy, Bostancı ve Kartal’dan hem Şehir Hatları Vapurları
hem de özel firmaların vapurları ile ulaşım mümkün.
Ben Kabataş iskelesinden Şehir Hatları Vapuru ile gitmeyi
tercih ettim. Kabataş’tan bindiğim vapur öncelikle Kadıköy İskelesi’ne de
uğrayarak Kınalıada, Burgazada, Heybeliada’ya da uğrayarak en son Büyükada’ya gidiyor. Yaklaşık 1,5
saatlik bir vapur yolculuğu söz konusu.
Büyükada’ya
geldiğinizde iskeleden indikten sonra yaz aylarında büyük bir kalabalık sizleri
karşılıyor. Aman gideceğiniz yere ulaşmak için iskele tarafındaki esnafa taksi
falan sormayın komik duruma düşersiniz.
Büyükada’da en
önemli ulaşım araçları fayton ve bisiklet, bu nedenledir ki meydanda fayton
sırası bekleyen insanları ve bisiklet kiralayan dükkanları görebilirsiniz.
Büyükada diğer Prens Adaları gibi Bizans döneminde sürgün yeri olarak
kullanılmıştır. Adalar, Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'un fethinden
bir ay önce alınmıştır.
1. Dünya Savaşı ve Cumhuriyet sonrasında Rum halkını
kaybeden Büyükada’daki canlılık 1930’lara kadar büyük ölçüde kaybolmuştur.
Ancak, 1940’lı yıllara doğru, Cumhuriyet dönemi devlet ileri gelenlerinin ve
yüksek bürokrasinin, varlıklı kesimlerin rağbet ettiği bir sayfiye yeri olma
özelliğini yeniden kazanmıştır.
Büyükada,
bu dönemde yeni köşklerle, özenli ve zevkli yapılarla süslenmiş, İstanbul
halkının günlük gezinti yerlerinin de başında yer almıştır.
Ada Sokaklarında Fayton Turu
Cumartesi
akşamüstü havanın biraz serinlemesini fırsat bilerek Ada’ya gelenlerin en büyük
eğlencesi olan faytona bende bindim.
Adanın Kuzey-Güney doğrultusuna dik olarak çıkan Dil Burnu’nun iki yanındaki
Yörük Ali ve Nizam Plajları, Lunapark, Aşıklar, Viranbağ kır gazinoları,
korulukları, biri iskeleden başlayıp adanın tüm çevresini dolaşan Büyük Tur, diğeri Araba Meydanı’ndan
başlayıp Dil’den, Aşıklar Kır Gazinosu’ndan Lunapark’a oradan da Maden’e
geçerek binildiği noktaya dönülen Küçük
Tur olmak üzere iki adet fayton turu güzergahı mevcut.
Ben küçük turu tercih ettim. Adı küçük tur fakat 1 saat
sürüyor. Faytona binip yola çıkıyoruz. Faytoncumuz tur esnasında bazı tarihi
binalardan da bize bahsediyor. Kendisi ile sohbetimizde basında çıkan “Adalarda
faytoncular atlara eziyet ediyor.” Haberleri ile ilgili konuştuk.
İçlerinde bu tarz şeyler yapanlar olabileceğini söyledi fakat böyle bir durumun
asla söz konusu olamayacağını söyledi. “Çünkü biz bu işten para kazanıyoruz, para
kazandığımız bir işi neden bu tarz haberleri malzeme yapalım ki” diyor.
Büyükada’nın yaz nüfusu kış
nüfusundan daha fazla. Bu durum hafta sonu gelen kişilerle daha da çok artıyor.
İstanbul’un kalburüstü sakinlerinin birçoğunun Ada’da yazlık evleri bulunuyor.
Ada yeni yapılaşmaya açık olmadığı için evlerin çoğu ahşap ve tarihi konaklar,
villalardan oluşuyor.
İki Tepe Üzerinde Büyükada
Büyükada biri güney, diğeri kuzeyde olmak üzere iki büyük tepeden oluşuyor. Güneydeki tepe, 203
metre yükseklikteki Yücetepe, Kuzeydeki
tepe ise 164 metre yükseklikteki Manastır
Tepesi.
Adanın
en yüksek tepesinde Aya Yorgi Kilisesi ve Aya Yorgi Manastırı bulunmaktadır. Buradaki ilk yapı, M.S. 6. yüzyılda inşa edilmiştir. Bu mevkide, birçok kilise ve
manastırın kalıntıları da vardır. Bunlardan bazıları günümüze kadar ulaşmış,
bazıları yıkıntı olarak kalmıştır.
Aya Yorgi Kilisesi’ne yürüyerek çıkıldığı gibi çıkış yolunda
bulunan eşeklerle de çıkılabilmektedir.
İsa Tepesi'nde ise Hristos kilise ve
manastırı ile Rum Yetimhanesi bulunmaktadır. Rum Yetimhanesi'nin
binası harabe olmasına rağmen halen dünyanın en büyük ahşap monoblok
yapılarındandır.
Yetimhane
bazı iç çekişmeler nedeniyle harabe şekilde duruyor. Şu an için restorasyonu
söz konusu değil. Rüzgara, yağmura ve güneşe rağmen ayakta duruyor.
Kumsal semtindeki Ayios Dimitrios kilisesi de Büyükada'nın önemli dini
yapılarındandır. Adadaki çok küçük Ortodoks cemaat, büyük ayinlerini burada yapar.
Büyükada'da bulunan 4 camiden mimari bakımdan en dikkat çekeni II. Abdülhamid tarafından
yaptırılan Hamidiye Camii'dir. Mimari açıdan Batı etkisinde inşa edilmiş
bulunan mekân, Ada Cami Sokağı'nda bulunmaktadır.
Büyükada bir iç huzur bulunabilecek yer olmaktan öte aslında
ekolojik bir yaşamında mümkün olduğu bir yer. İstanbul’un tüm gürültüsü ve iç
çekişmesine karşın sessiz sakin ve kendi içerisindeki huzuru ile bir yaşam
sunuyor.
Dünyadaki en çevreci ulaşım aracı olan
bisikletle ulaşımı sağlamak, kendi ahşap evinin bahçesinde yetiştirdiğin
domatesleri dalından koparıp sabah kahvaltı da yemek ne büyük keyiftir.
Kendi
içerisinde geri dönüşü sağlayıp sürdürülebilirliği sağlamak, yediğin sebze,
meyve artıklarından kompost yaparak tekrar doğaya geri göndermek doğaya ne
kadar saygılı bir yaşam tarzıdır.
Ada’da
bunu yapanlarda var. Buğday Ekolojik
Yaşamı Destekleme Derneği Eş Genel Müdürü Gizem
Altın Nance, eşi İstanbul Bilgi
Üniversitesi Öğretim Görevlisi Bryan
Nance ve kızları Maya ile
birlikte Büyükada’da ekolojik bir yaşam sürüyorlar. İstanbul’da işlerini
halledip hiç vakit kaybetmeden Ada’daki ekolojik yaşamlarına geri dönüyorlar.
Büyükada’yı
yazsak, çizsek ne kadar anlatsak eksik bir tarafı kalır. Anlamak için gidip
görmek gerekir. Fırsatını bulduğunuzda bir günde olsa dolu dolu şekilde Ada’yı
dolaşın. İster bisikletle, ister yürüyerek. Keyfini çıkarın. Akşamda deniz
kenarında By Şükrü’ye giderek
balığınızı yerken rakınızı yudumlayın.
İnanın
pişman olmayacaksınız…
İsmail METİN
____________________________________________________
Dipnotlar:
· http://tr.wikipedia.org/wiki/Büyükada_Rum_Yetimhanesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder